Çini: Bir nevi beyaz topraktan yapılan ve fırında pişirilen üzeri fırında pişirilen üzeri sırlı Keramik işlerine verilen isimdir. Bundan bardak, tabak, testi, vazo, duvar kaplamaları ve süs eşyaları gibi şeyler yapılır.[1]

Çini: Pişmiş kilden yapılma, sırlı yüzü çoğu zaman motifler ve çiçeklerle süslenmiş, levha ve mozaik halinde kaplama unsuru.[2]

Türk Çini Sanatında Kullanılan Teknikler

Sır Altı Tekniği: Sır altı tekniğinde desen çoğunlukla koyu mavi, mor, firuze, siyah renklerle boyanır. Üstüne desen yapılmış çini sırlanıp fırınlanır. Fırınlamayla saydamlaşan sırrın altında desen ortaya çıkar.

Sır Üstü Tekniği: Desen önce sırlanıp fırınlanmış çininin üstüne yapılır.Çininin bundan sonra yeniden fırınlanması sırasında boyalar sırın altına geçer.

Lüster Tekniği: Bu bir sır üstü tekniğidir. Fırınlanmış mat beyaz sırlı çiniüstüne lüster veya perdah denilen gümüş veya bakır oksitli bir karışımla desen işlenir.Alçak hararetle tekrar fırınlanır. Oksitlerdeki maden karışımı ince bir tabaka halindeçininin yüzeyini kaplar. Lüster çinilerde desen kahverengi, sarı tonlarındadır. Bu teknikfiruze, kobalt mavisi, yeşil, patlıcan moru sırlı çiniler üzerinde de görülebilir.

Minai Tekniği:Minai tekniği İran’da Büyük Selçukluların yarattığı ve çokgeliştirdiği bir tekniktir. Minai tekniğinde yedi renk kullanılabilir. Sır altı ve sır üstütekniği uygulanır. Çini hamuru sert, gri-sarı renkte ince taneli olduğundanastarlanmadan kullanılabilir. Renklerden mor, mavi, firuze, yeşil sır altında kullanılır.Bunlar boyanıp kuruduktan sonra çini şeffaf renksiz veya firuze sır ile sırlanıp fırınlanır.Sır üstüne kiremit kırmızısı, siyah, beyaz altın yaldız renklerle son ilave yapılır ve alçakhararette tekrar fırınlanır.

Renkli Sır Tekniği: Renkli sır tekniğinde desenin konturları kırmızı hamurüzerine derin kazılarak ya da baskı ile basılmak suretiyle işlenir. Sonra renkli sırlarlaboyanarak fırınlanır. Diğer şekli ile kırmızı hamurlu levha, beyaz astarla astarlandıktansonra desenin konturları krom, mangan karışımı şekerli bir maddeyle çizilir. Renkli sırlaboyanarak fırınlanır.

Kazıma (Sgraffito) Tekniği: 11. yüzyılda ilk Osmanlı dönemine kadarkullanılan keramik tekniğidir. Kullanılan hamur kırmızı renkli, kaba ve gözeneklidir.Kap astarlandıktan sonra sivri uçlu bir aletle motifler çizilir ve sırlanır. Çukurkısımlarda sır daha koyu, diğer kısımlarda daha açık olarak motifler belirlenmiş olur.[3]

Tarihi Gelişim

Sırlı tuğla kullanımı Ortadoğu’da İslam Öncesinde de yaygındı. Sümer, Asur ve Babil kültürlerinde, daha sonra İran’da I. Dareios’unPersepolis’teki sarayında kullanılmıştır. Ortadoğu’da porselen yapımının bilinmemesi, ayrıca yörenin porselen için gerekli hammaddeden yoksun olması Uzakdoğu porselenlerine anımsatan kalay sırlı seramik yapımının gelişmesine neden olmuş ve çini yapımı seramik üretimi ile koşut gelişme göstermiştir.[4]

İlk Müslüman Türk Devletini kuran Karahanlılar dönemine ait yapılarda görülmeye başlayan çini, Türk Çini Sanatının bin yılı aşkın bir geçmişe sahip olduğunu göstermektedir. Eski Türkler, Türkistan, Orta Asya ve İran halkı bu nevi keramiklerikâşi olarak adlandırmaktadır. Türkçede kâş ve taş tabirleri hemen hemen aynı manaya gelir; sertleşmiş toprak demektir. Çini tabiri sonradan bilhassa Osmanlılarca kullanılmıştır.[5]

Kelimenin aslı Osmanlıca çini(Çin’e ait, Çin işi) olup porselen sanatını Dünya’ya tanıtan Çinlilere izafetle Çin isminden türetilmiştir. Çeşitli devir ve bölgelere göre teknik değişiklikler göstererek zenginleşen çininin ilk örnekleri, tuğla üzerine renkli sırın kullanılması ile Eski Mısır ve Mezopotamya’da oluşturulmuştur. Uygurlar tarafından kullanılmış olması bu tekniğin Türk sanatındaki köklü geçmişini gösterir. Fakat çini büyük bir teknik çeşitlenme ile sürekli gelişmesini asıl İslam sanatında ve daha çok da İslamiyet’ten sonraki Türk sanatında ortaya koymuştur.[6]

Fakat Çininin devamlı olarak mimaride kullanılması ve geliştirilmesi, İran’da ilk çini eserleri meydana getiren Büyük Selçuklularla başlamıştır.[7]Selçukluların bu çini kaplamalarda en çok kullandıkları renkler firuze mavisi, koyu mavi, lacivert ve manginez kırmızısı ve beyazdı.[8]

Beylikler döneminde çininin kullanımı Selçuklulardaki kadar başarılı değildir. Ancak bazı örneklerde bu sanatın Selçuklu geleneğinde sürdürdüğü görülür. Selçuklu mozaik çini tekniği ve renkli sır tekniğinin birleşmesi, Osmanlı çinilerine bir başlangıç olmuştur.[9]Başlangıcından itibaren çeşitli tekniklerin uygulanması ile büyük bir ilerleme ve zenginlik göstermiştir.

14.yy.’ın ortasından 17.yy’ın sonuna dek İznik’te üretilmiş olan çinilere İznik çinisi denmektedir. İznik Osmanlı İmparatorluğu Dönemi Türk Çini ve seramiği ile bütünleşmiştir. İznik İstanbul’a uzak olması ve en az 3 günlük bir yolla ulaşılabilmesine rağmen; Osmanlı İmparatorluğu’nun en büyük çimi üretim merkezi olmuştur. İznik’te yapılan seramikler, kırmızı ve beyaz hamurlu olmak üzere iki ana grupta toplanabilir. Kırmızı hamur ile şekillendirilen seramiklerle genellikle günlük kullanım seramiği üretilmiştir. 15. ve 16. yy. Osmanlı mimarisinde İznik’te yapılan mavi-beyaz grubu çiniler göze çarpmaktadır. 16.yy.’ da sarayın ve nakkaşhanenin desteği ve teşviki ile sert hamurdan porseleni andıran mavi beyaz seramiklerle yeni bir devir başlamıştır. Bu mavi beyaz seramiklerde şeffaf renksiz sır çok ince parlak ve temizdir. 16.yy.’ da mavi- beyaz olarak başlayan çini sanatında, 16.yy. ’ın ortalarından itibaren renk paletinin zenginleşmeye başlaması ile birlikte  mavi, firuze, mor ve zeytin yeşili kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonra mercan kırmızı ilave edilerek en parlak dönemini yaşamıştır. 17. yy. baslarında çini desenlerinde bir farklılık görülmez iken, teknikte bir gerileme ve renklerde bozulma görülmüştür. [10]

15. yüzyılın sonundan itibaren beyaz hamur üzerine mavi-beyaz dekorluolarak yapıldığı için mavi-beyaz olarak anılan teknikte üretilen çiniler İznik’e paralelolarak Kütahya’da da üretilmiştir.17. yüzyıldan itibaren İznik’in gittikçe azalan etkinliğinin yerini Kütahya almaya başlamıştır. [11]

18. yüzyıl başlarından itibaren Ermeni ustalar tarafından kiliselerde kullanmak için Ermenice, Rumca kitabeler, haclar, melek, kerubin ve aziz figürleri, İncil ve Tevrat’tan sahnelerin kompozisyon olarak kullanıldığı çiniler en ilginç Kütahya çinilerini oluşturmaktadır. Bu çinilerin üzerlerindeki kitabelerden anlaşıldığına göre, çoğunun 18. yüzyılın başlarında sipariş üzerine üretildikleri ve kiliselere bağışlandıkları anlaşılmaktadır.[12]

18. yüzyıl başlarında İznik çiniciliği tamamen son bulur.19. yüzyıl başlarındaKütahya çinilerinde renk, desen ve şekil bakımından gerileme devam etmişve faaliyet gösteren atölye sayısı giderek azalmıştır.Kütahya çiniciliği, neo-klasik üslubun hakim olduğu 20. Yüzyılın başlarında yeni bir canlanma ile değişerek İznik çinilerinin klasik desenlerine dönmüş ve başarılı örnekler vermeye başlamıştır.[13]

Yapım Süreci

Çini hamuru, seramik hamuru gibi, kireçli(kalkerli) akçini (kaolin, kuvars, kil, kalker), feldispatikakçini (kaolin, kuvars, kil, feldispat) ve şamotluakçini (soba yapımında kullanılır) olarak kullanılır üç türlüdür. Kalıba baskı, döküm ya da torna tekniklerinden biriyle ya da elle biçimlendirilen hamur, kurutulduktan sonra 100-1000 C derece dolayında bisküvi(sırsız gövde) pişirimi yapılır. Zeminin bezeme için daha beyaz ve düzgün olması, aynı zamanda hamur ile sır arasında su geçirmeyen dayanıklı bir tabaka oluşması için çoğu kez silisli bir astarla kaplanır. Daldırma, fırça ya da püskürtme yoluyla desenlenir; üstü parlak bir sırla kaplanır ve kasetlere yerleştirilerek sır işlemi yapılır. Sırüstü bezeme istenildiğinde, Lüster ve Minai gibi, daha alçak derecede fırınlama işlemi ile pişirim gerekir.[14]

Kullanılan Malzemeler

Kaolin: Porselen yapılan gayet beyaz ve saf bir nevi kil ki içinde alümin, silis ve potas bulunur. Bunu ilk keşfeden Çinlilerdir.[15]

Kuvars:Tabiatta renksiz,şeffaf,parlak billurlar halinde bol miktarda bulunan, bazen değişik renklerde de olabilen saf silisyumdioksit.[16]

Biskuvi: Üstüne elle sürülmemiş ve yalnız bir kere fırınlanmış ham çini ve porselene verilen isimdir.[17]

Tahrir Boyası: Boya veya altınla işlenen bezeme şekillerinin çevrelerine daha koyu renkte ince olarak geçirilen çizgi. Çini mamulatın nakışlarında boyaların etrafına hudud olarak çizilen çevre çizgileri.[18]

 Toprak Boya: Renkli topraktan yapılan boya

Sır: Topraktan yapılan ve pişirilen çanak çömlek gibi keramikkabların yağ ve suyu çekmemesi ve kolaylıkla yıkanıp temizlenebilmesi için satıhlarına sürülerek fırında beraber pişirilen ve ateşin tesiriyle camlaşan şeffaf bir tabaka teşkil eden bir mahluttur.[19]

Kullanılan Araçlar

Alçı Kalıp: Hamura şekil vermek için kullanılan kalıplar.

Çamur Torbası: Geleneksel olarak ayakla çevrilen çark, gelişen teknoloji ileelektrikle çalışan çark. Yumuşak çamur şekillendirmede kullanılır.

Desen: Kalem, tuşe, kömür ve vb. ile yapılan renkli ya da renksiz çizgiliresimlere denir.

Fırça : Samur, sentetik ve at kılı ile yapılan çeşitli kalınlıkları bulunan araç.

Makas : Kesim aracı.

İğne :Eskiz delmek için kullanılan araç.

Kalem: Desen çizmeye yarayan araç.

Raf: Sırlanan ürünlerin kurutulduğu yer.

Seramik Fırını: Yüksek ısıda pişirim için düzenlemiş fırın.

Pergel: Desenin motiflerinin düzgün çizimi için gerekli bir ucu kalem diğerucu iğne olan bir araç.

Tirling: Çizgilerin düzgün ve istenilen kalınlıkta çizilmesini sağlayan ucuayarlanabilen bir araç.

Kaynakça;
[1]Sanat ansiklopedisi, M.E.B 1975, cilt 1, sayfa 412
[2]Misalli Büyük Türkçe Sözlük,İlhan Ayverdi, Kubbealtı yayınları,2016,syf,236
[3]Erken Dönem Anadolu Türk-İslam Seramiği, G. Öney, 1987, sayfa 84-94;  Sultan Koyun, Bursa İli Çini Sanatı ve Çini Sanatı Teknikleri İncelenmesi, 2013,Ankara
[4]Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, 406
[5]Sanat ansiklopedisi, M.E.B 1975, cilt 1, sayfa 412
[6]Büyük İslam Ansiklopedisi, cilt 8 , sayfa 329
[7]Türk sanatı, Oktay Aslanapa, sayfa317
[8]Sanat ansiklopedisi,M:E:B,1975 cilt5 , sayfa 2085
[9]Türk sanatı, Oktay Aslanapa, sayfa322
[10]Mehtap Ocakoğlu, 16. Ve 17. Yüzyıla ait İznik çinilerinin grafik tasarım ilkeleri bakımından değerlendirilmesi,2010,Kütahya
[11]Zeynep Akbaş Uyanık, Çinilerde Kullanılan Klasik Kütahya Çini Desenleri, 2006, Syf 38-41
[12]ÖNEY, G. ( 1995 ). Çini ve Seramik. Özel, M. ( Ed. ), Geleneksel Türk Sanatları. İstanbul: Cenk Ofset. 79–111.
[13]Büyük İslam Ansiklopedisi, cilt 8, sayfa 333-334
[14] Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, 406
[15]Sanat ansiklopedisi, M.E.B,1975,cilt2,sayfa 939
[16]  Misalli Büyük Türkçe Sözlük ,sayfa 721
[17] Sanat ansiklopedisi, M.E.B,1975,cilt1,sayfa 256
[18] Sanat ansiklopedisi, M.E.B,1975,cilt4,sayfa 1896
[19] Sanat ansiklopedisi, M.E.B,1975,cilt 4,sayfa 1793