Vitray Sanatı olarak ta bilinen Revzen-i Menkuş sanatı, daha çok cami, saray ve ev gibi yapı duvarlarının içinden görülen renkli camlar ile bezenmiş pencerelerdir. Bizans ve Avrupa’da da gördüğümüz bu teknik Osmanlı usulünden farklılıklar arz etmektedir. Bizans ibadethane mimarisinde gördüğümüz tarz Osmanlı ibadethane mimarisine göre daha kasvetli bir hava oluşturmaktadır. Bizans vitray örneklerini görebileceğimiz en önemli eserler, İstanbulda Pantakrator Kilisesi (Zeyrek Camii) ve Khora Manastırı (Kariye Camii) dir. Osmanlı tarzında boyanmış cam kullanılmamaktaydı. Renkli cam levhalarla bu sanat icra edilmiştir. Osmanlı binalarındaki yapım tarzı süslenecek pencere açıklığından biraz büyükçe yassı bir tahtaya pencere açıklığının şekli çizilip, çizgilerin üzerine pencere kenarlıkları çakıldıktan sonra bir çerçeve oluşturulur ve üzerinde vitray ustası tarafından desen çalışması yapılır. Ardından desende camın kullanılacağı yerler ‘lüleci hamuru’ diye tabir edilen bir çeşit çamur pencere kenarlığının yarı kalınlığına kadar doldurulurdu. Sonra kesilen cam parçalar yerlerine yerleştirilerek boşluk olan yerlere camları tutması için sulandırılmış alçı harcı dökülerek kurumaya bırakılırdı.